Stein-Leventhal sendromu ya da yaygın olarak bilinen adı ile polikistik over sendromu (PKOS), en sık 30 yaş altı kadınlarda görülen ve yumurtalıklarda gelişmeye başlamış ama gelişme potansiyelini tamamlayamamış folikül dediğimiz yapıların çevresel dizilimi ve aşırı erkeklik hormonu salgılayan stroma adı verilen tabakanın kalınlaşması ile karakterize bir hastalıktır. Kronik anovülasyon yani yumurtlama olmamasıdır. PKOS beyinde hipofiz bezinden salgılanan LH ve FSH hormonlarının anormal şekilde üretilmesinden kaynaklanır. Bu dengesizlik neticesinde her ay düzenli olarak overlerden yumurtlama olmaz. Bunun sonucunda da yumurtalıklardan erkeklik hormonu üretimi artar. Nedeni tam olarak bilinmez.. Polikistik over sendromunun, kız çocuğunun anne karnında olduğu dönemden itibaren beyindeki hormonların birtakım faktörler nedeni ile yanlış programlanması sonucunda ortaya çıkabileceği söylenirken, yanlış beslenme, aşırı kilo alma gibi problemlerinde hastalığı tetikleyebileceği ifade edilmiştir.
Hastalık genelde adet düzensizliği, sivilcelenme, yağlı cilt, tüylenmede artış, infertilite (kısırlık) ve kilo artışı gibi belirtiler verir. Adet düzensizliği hastaların %75'inde görülür. En sık rastlanılan düzensizlik seyrek adet görme şeklindedir. Zaman zaman amenore yani hiç adet görmeme olabilir. PKOS hastalarında erkeklik hormonları olması gerekenden daha fazla miktarlarda bulunur ve bu nedenle erkek tipi tüylenme, sivilce ve hatta erkek tipi saç dökülmesi ortaya çıkabilir. PKOS gebelikte gecikmelere ve kısırlığa yol açan önemli bir etkendir. PKOS hastaları genelde gebe kalmak için tedaviye gereksinim duyarlar. PKOS hastalarının yaklaşık %40'ında obesite problemi vardır. Şişmanlık bazı hastalarda tek başına diğer belirtileri başlatabilir. Bu tür vakalarda kilo kaybı sağlandığında sorunlar tamamen ortadan kalkabilir. Son yıllarda yapılan çalışmalar PKOS ile insülin hormonu arasında ilişki olduğunu göstermiştir. İnsülin pankreastan salınan bir hormondur ve hücrelerin şekeri kullanmalarını sağlar. PKOS'da hücrelerde insüline karşı bir direnç vardır. Bu nedenle pankreas durumla başa çıkabilmek için daha fazla insülin salgılar. Bu yüksek dozda insülin yumurtalıkları etkileyerek yumurtlamayı engeller ve sonuçta erkeklik hormonlarında artış olur. İnsülin direnci PKOS'lu zayıf kadınların %30'unda saptanırken şişman kadınlarda bu oran %75'e kadar ulaşmaktadır.
Polikistik over sendromunda tedavi
Hastanın tedavisindeki en önemli ve birinci basamak kilonun kontrol altına alınması ve kilo verdirilmesidir. Yağ dokusunda fazla miktarda östrojen üretilmesi nedeni ile ovülasyon bozuklukları görülür. Obez hastalarda kilo verilmesi çoğu zaman yumurtlamanın yeniden başlaması için yeterli olmaktadır.
35 yaşından küçük ve çocuk istemeyen hastalarda adetleri düzene sokmak için doğum kontrol hapları en sık tercih edilen ilaç gurubudur. İkinci sırada ise adetin 15. günden sonra kullanılan progesteron ilaçları gelir.
Polikistik over sendromunun bulgularından biri de cilt değişlikleridir. Yani saç dökülmesi, yağlanma, sivilcelenme gibi şikayetlerdir. Bu cilt değişikliklerinin tedavisinde erkeklik hormonlarını baskılayan ilaçlar kullanılması gerekir.
Yumurtlama bozukluğuna bağlı kısırlık problemi yaşayan kadınların %70'inde sorun PKOS'dur. Bu durum obez hastalarda daha belirgindir. Çocuk isteği olan PKOS hastalarında ilk planda yapılması gereken kilo verilmesidir. %5 civarında bir kilo kaybı genelde yumurtlamanın başlaması için yeterlidir. Sonrasında yumurtlamayı uyarıcı ilaçların kullanılması gerekebilir.
Polikistik over sendromlu kadınlar birkaç yönden risk altındadırlar. Bunlardan bir tanesi kan yağlarının yüksek olmasına bağlı olarak bu kadınlarda ilerleyen yaşlarda kalp damar hastalıklarına yakalanma riskinin normal popülasyona göre çok daha yüksek olmasıdır. Ayrıca polikistik over sendromlu kadınlarda memede ve rahim içi tabakasında kanser oluşumu daha fazla görülmektedir. Ayrıca gebe kaldıklarında yüksek tansiyon ve gebelikteki gizli şekerin ortaya çıkma olasılığı daha yüksektir. Polikistik over sendromlu kadınlarda aynı zamanda menopozdan sonraki dönemlerde şeker hastası olma riski daha yüksektir. Dolayısıyla hastalığın uzun vadeli etkilerinin de göz önüne alınması önemlidir. Bütün bu uzun vadeli riskler kilonun kontrol altına alınması ve doğru beslenme ile en aza indirgenebilir.
Etiketler: